YENİ YAZI DİZİSİ – ŞİRKET BİRLEŞMELERİ VE SATIN ALMA SÜREÇLERİ 5
- patikahukuk
- 29 Tem
- 3 dakikada okunur
Devralma Süreçlerinde Çevresel Yükümlülüklerin Değerlendirilmesi ve Risk Yönetimi
Şirket satın alma ve birleşme süreçleri, yalnızca finansal tabloların incelenmesinden ibaret olmayıp, hedef şirketin hukuki, teknik ve operasyonel durumlarının detaylı biçimde analiz edilmesini gerektiren çok yönlü bir yapıya sahiptir. Bu süreçte, şirketin mevcut lisans ve izinleri, fikri mülkiyet varlıkları, faaliyet alanı ve taşınmazları gibi unsurlar detaylı biçimde değerlendirilir. Ancak bu değerlendirme sürecinde göz ardı edilmemesi gereken önemli bir başlık da çevresel yükümlülüklerdir.

Bir şirketin faaliyetlerinin çevresel etkileri, doğrudan veya dolaylı olarak önemli hukuki ve mali sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle devralınacak şirketin çevreye ilişkin sorumluluklarının ve uyum durumunun detaylı biçimde analiz edilmesi, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından kritik öneme sahiptir. Zira Türkiye'deki çevre mevzuatı, çevresel yükümlülüklerin ihlali durumunda yüksek idari para cezaları, faaliyet durdurma gibi ciddi yaptırımlar öngörmektedir.
İnceleme Sürecinde Çevresel Faktörlerin Rolü
Satın alma öncesinde yürütülen detaylı inceleme süreçlerinde, çevresel konulara ilişkin yapılacak değerlendirmelerin kapsamı; hedef şirketin faaliyet alanına, çevresel etkilerine ve tabi olduğu düzenlemelere göre farklılık gösterebilir. Özellikle sanayi tesisleri, maden işletmeleri gibi çevreye doğrudan etkisi olan sektörlerde bu değerlendirmelerin kapsamı daha geniş tutulmalıdır.
Bu kapsamda çevresel izin ve lisansların geçerliliği, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, atık yönetimi, emisyon değerleri ve kirlilik kontrol sistemlerinin mevcut durumu gibi başlıklar analiz edilir. Bu analiz, sadece mevcut risklerin belirlenmesini değil, aynı zamanda gelecekte doğabilecek yükümlülüklerin ön görülmesini de sağlar. Böylece alıcı taraf, bu yükümlülüklerin karşılanabilmesi adına gerekli maliyetleri ve sorumlulukları değerlendirme şansı elde eder.
Ayrıca işlem sözleşmelerine çevreyle ilgili özel yükümlülükler, teminat düzenlemeleri ve zararın tazmini gibi koruyucu hükümler eklenmesi mümkündür. Bu tür sözleşmesel düzenlemeler, alıcı tarafın gelecekteki olası çevresel risklerden korunmasını sağlamak amacıyla büyük önem taşır.
Risk Yönetimi Stratejisi ve Sözleşmesel Düzenlemeler
Hedef şirketin yürüttüğü faaliyetler kapsamında tabi olduğu çevresel düzenlemelerin belirlenmesi, söz konusu düzenlemelere uyum düzeyinin tespitiyle birlikte değerlendirilmelidir. Bu süreçte elde edilen bulgular, çevresel risklerin doğru şekilde yönetilmesine yardımcı olacak sözleşmesel hükümlerle desteklenmelidir.
Söz konusu risklerin sözleşmelere yansıması, çoğunlukla özel tazminat hükümleri yoluyla gerçekleşir. Devralma öncesine ait olan ancak devralma sonrasında ortaya çıkabilecek çevresel zararlar için alıcının sorumluluğunun sınırlandırılması ve satıcıya rücu edebilme hakkının tanımlanması bu kapsamdaki başlıca uygulamalardandır. Özellikle tehlikeli atıkların uygun şekilde bertaraf edilmemesi, ruhsatsız taşıma faaliyetleri ya da lisanssız faaliyetlerin yürütülmesi gibi durumlar bu kapsamda doğrudan değerlendirilmelidir.
Bazı durumlarda ise devralma sürecinin tamamlanabilmesi için çevresel eksikliklerin giderilmesi bir ön koşul olarak öngörülebilir. Örneğin eksik bildirimlerin yapılması, lisans yenilemelerin tamamlanması ya da idari eksikliklerin giderilmesi gibi teknik işlemler, kapanış öncesi yerine getirilmesi gereken yükümlülükler olarak tanımlanabilir.
Ayrıca, hedef şirketin mevcut çevresel izinlerinin devralma sonrasında geçerliliğini sürdürebilmesi, özellikle belirli projeye veya tesise özel olarak verilmiş belgelerde, idare nezdinde bildirim veya yeniden başvuru yapılmasını gerektirebilir. Bu bağlamda 12.05.2025 tarihinde yürürlüğe giren yeni ÇED Yönetmeliği’ne göre, projeyi devralan yeni sahibin, ilgili belgeleri ve taahhütnameleri altı ay içerisinde yetkili çevre müdürlüğüne sunması zorunludur. Bu nedenle çevre izinlerinin devri konusunda süreç takvimiyle uyumlu bir yol haritası oluşturulmalıdır.
Değerlendirme ve Sonuç
Şirket birleşmeleri ve satın alma süreçlerinde çevresel yükümlülüklerin değerlendirilmesi, hem hukuki uyumun sağlanması hem de finansal ve operasyonel risklerin kontrolü açısından temel bir gerekliliktir. Bu değerlendirme yalnızca işlem öncesi analizlerle sınırlı kalmamalı, işlem sonrası döneme ilişkin sorumlulukları da içeren stratejik planlamaları kapsamalıdır.
Çevresel izinlerin geçerliliği, devralma sonrasında yapılması gereken bildirimler, yükümlülüklere dair eksikliklerin giderilmesi ve olası zararların tazmini gibi hususlar, işlem sözleşmelerinde açık şekilde yer almalıdır. Böylece hem alıcı tarafın hukuki güvenliği sağlanır hem de birleşme/devralma işlemi sürdürülebilirlik ilkeleriyle uyumlu hale getirilmiş olur.
Bu bağlamda, çevresel risklerin bütüncül biçimde değerlendirilmesi, uygun teminat ve tazmin mekanizmalarıyla sözleşmelere yansıtılması, başarılı bir birleşme ve devralma süreci için vazgeçilmezdir.
Not: Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır; ve hukuki danışmanlık yerine geçmez Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Comments