top of page

Borç Müzakeresi ve İflasın Tanımı -1 (Yazı Serisi)

  • Yazarın fotoğrafı: patikahukuk
    patikahukuk
  • 2 Nis
  • 3 dakikada okunur

Borç Müzakeresi (Yeniden Yapılandırma):


Borç müzakeresi, finansal zorluk yaşayan bir işletmenin alacaklılarıyla görüşerek borçlarını yeniden yapılandırması sürecidir. Bu süreçte şirket, alacaklılarla anlaşma yoluna giderek borçların vade, tutar veya faiz koşullarını yeniden belirlemeye çalışır. Amaç, işletmenin nakit akışına uygun bir ödeme planı oluşturarak iflasa düşmeden borç yükünü azaltmaktır.


Bir KOBİ, birden çok bağımsız alacaklısı varsa hepsiyle uzlaşma sağlamakta zorlanabilir; çok sayıda alacaklı olduğunda ortak bir anlaşmaya ulaşmak kolay değildir​

 

Bu nedenle, başarılı bir müzakere için alacaklıların güvenini kazanmak ve gerçekçi bir yapılandırma planı sunmak kritik önem taşır.


İflas (Tasfiye): İflas, borçlunun borçlarını ödeyememesi durumunda mahkeme kararıyla şirketin tasfiye sürecine girmesidir. Bir diğer deyişle iflas, işletmenin malvarlığının cebrî icra yoluyla paraya çevrilip alacaklılara dağıtılması sürecini ifade eder. İflas kararı, genellikle borca batık bir durumun (varlıkların borçları karşılayamaması) tespiti veya ödenmeyen borçlar nedeniyle alacaklının talebi üzerine asliye ticaret mahkemesince verilir. İflas kararıyla birlikte şirketin ticari faaliyeti sona erer ve atanan iflas idaresi, şirket varlıklarını satarak elde edilen geliri kanunda belirtilen öncelik sırasına göre alacaklılara paylaştırır​.


İflas süreci kesin ve yaptırımı ağır bir prosedürdür; borçlu şirket için ticari hayatın sonlanması anlamına gelir​.


Temel Farklar, Avantajlar ve Dezavantajlar: Borç müzakeresi ve iflas, borçlu ve alacaklılar açısından farklı sonuçlar doğuran iki ayrı yaklaşımdır​.


  • Faaliyetin Devamlılığı: Borç müzakeresi (özellikle konkordato gibi yapılandırma anlaşmaları) borçluya işine devam etme ve mali durumunu düzeltme şansı tanır. İflas halinde ise borçlunun ticari faaliyeti tamamen sona erer​.

Örneğin, konkordato sürecinde şirket faaliyetlerini sürdürüp gelir elde edebilirken, iflas durumunda işletme kapanır ve piyasa faaliyetinden çekilir​.

  • Borç Ödeme Şekli: Borç müzakeresinde borçlar genellikle yeniden vadelendirilir, bir kısmı için feragat alınabilir veya taksitlendirilir. İflasta ise şirketin mevcut varlıkları satılarak alacaklılara ödeme yapılır​.


Müzakere yoluyla alacaklılar belirli bir plana ikna edilerek alacaklarının bir bölümünden vazgeçebilir ya da ödeme takvimi esnetilebilir​.


İflasta böyle bir esneklik yoktur; alacaklılar varlık satışından ne kadar pay çıkarsa onu alır, kalan borçlar genellikle tahsil edilemez hale gelir.


  • Alacaklı Onayı ve Etkileşimi: Borçların barışçıl yolla yeniden yapılandırılması, alacaklıların işbirliğini gerektirir. Özellikle konkordato gibi mahkeme onaylı anlaşmalarda, alacaklıların belirli çoğunlukla plana onay vermesi şarttır (alacaklıların büyük kısmının onayı olmadan konkordato geçerli olmaz)​


Bu, borç müzakeresinin alacaklılarla anlaşma esasına dayandığını gösterir. İflas sürecinde ise alacaklıların rızası aranmadan, yasal öncelik sırasına göre ödeme yapılır; alacaklılar sürece doğrudan yön veremez.


  • Maliyet ve Süre: Borç müzakeresi taraflar arasında yapıldığında, mahkeme masrafları ve uzun yargılamalar olmadığından genelde daha düşük maliyetli ve hızlıdır​.


Taraflar resmi iflas prosedürünün katı kural ve masraflarına takılmadan esnek çözümler üretebilir. Buna karşın iflas (veya mahkeme bazlı konkordato) işlemleri, bilirkişi raporları, harçlar, komiser ücretleri gibi çeşitli giderler içerir ve uzun zaman alabilir. Nitekim konkordato yoluna giden şirketlerin en büyük dezavantajlarından biri sürecin getirdiği yüksek maliyetlerdir; denetim raporları, hukuki işlemler ve mahkeme harçları önemli bir yük oluşturur​


Bu yüzden iflas, şirketler tarafından çoğunlukla “son çare” olarak görülür.


  • İtibar ve Gelecek Etkileri: Borç müzakeresi, özellikle alacaklılarla dostane bir anlaşmaya varılırsa, şirketin itibarını tamamen yok etmeyebilir. Şirket borçlarını azaltarak faaliyetlerine devam ettiği için ileride toparlanma ve itibarını yeniden kazanma şansı vardır. İflas ise borçlu şirketin ticari itibarını ciddi şekilde zedeler; iflas kaydıyla birlikte piyasada güvenilirlik kaybolur ve borçlu için yeni bir başlangıç yapmak zorlaşır​.


Kısacası konkordato gibi yollar borçluya “anlaşmalı iflas” denebilecek bir çözüm sunarken, klasik iflas prosedürü çok daha katı ve kesin sonuçlar doğurur​


Özetle, borç müzakeresi borçluya ve alacaklılara daha esnek ve devamlılığı mümkün kılan bir çözüm yolu sağlarken, iflas süreci kesin bir tasfiye ve son çare mekanizmasıdır. Müzakere yolunun avantajı, şirketin yaşamaya devam etmesi ve alacaklıların da en azından anlaşmayla belli bir tahsilat yapabilmesidir. Dezavantajı ise tüm alacaklıları ikna etmenin zorluğu ve anlaşma sağlanamazsa zaman kaybı yaşanmasıdır. İflasın avantajı, hukuken borç sorununu kesin olarak noktalayıp alacaklılar arasında adil bir dağıtım sağlaması ve borçlu açısından (eğer sınırlı sorumlu şirketse) borç yükünden kurtulma imkânı vermesidir. Ancak dezavantajları arasında iş kayıpları, şirket sahipleri için işletmenin kaybedilmesi, alacaklılar için çoğu zaman alacağın tam tahsil edilememesi ve tüm taraflar için yüksek maliyetli, uzun bir süreç olması sayılabilir​

 

Not: Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır; ve hukuki danışmanlık yerine geçmez Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.

Comments


İhtiyacınız Olan Hukuki Destek için Bizimle İletişime
Geçin

Back to Top

YUKARI

Adres:

 

Ataköy 7-8-9-10.Kısım Mah. Hanımeliçiçeği Sk. A15/B Blok K:2 D:86 Ataköy, Bakırköy/İstanbul

Telefon:

 

0(212) 560 99 90

Bizi Takip Edin

  • LinkedIn
  • Instagram
  • Facebook
  • Youtube

Yasal Uyarı !

Bu internet sitesinde yer alan bilgiler avukat ve müvekkil ilişkisi oluşturmaya yönelik değildir ve böyle bir davet olarak dikkate alınmamalıdır.

bottom of page