Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Sermaye Koyma Borcunun İfa Edilmemesinin Hukuki Sonuçları ve Yaptırımları
Türk Ticaret Kanunu (TTK) çerçevesinde, şirketlerde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi durumunda çeşitli yaptırımlar öngörülmüştür. Bu yaptırımlar, hem genel olarak tüm şirket türleri için geçerli olan hükümleri hem de şirket türlerine özgü düzenlemeleri içermektedir. Sermaye koyma borcunun ifa edilmemesi, şirketin finansal yapısını ve işleyişini olumsuz etkileyebileceğinden, bu durumun önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması büyük önem taşır.

Genel Yaptırımlar
1. Borcun İfasını Talep Etme ve Dava Hakkı
Şirket, ortakların sermaye koyma borcunu yerine getirmesini talep edebilir ve bu talebin yerine getirilmemesi durumunda dava açabilir. TTK m. 128/7 uyarınca, özellikle şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar açabilirken, genel kural olarak şirketin dava açma hakkı bulunmaktadır.
2. Tazminat İsteme Hakkı
Sermaye koyma borcunu zamanında yerine getirmeyen ortaklar, şirketin uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlüdür. TTK m. 128/VII uyarınca, şirket veya şahıs şirketlerindeki ortaklar, gecikme nedeniyle oluşan zararların tazmini için dava açabilirler. Ancak, tazminat talebinde bulunulabilmesi için öncelikle ortaklara ihtar çekilmesi gerekmektedir. İhtar yapılmadan tazminat talebinde bulunulamaz.
3. Temerrüt Faizi İsteme Hakkı
TTK m. 129’a göre, para taahhüdünde bulunan bir ortağın temerrüde düşmesi halinde, şirket temerrüt faizi talep edebilir. Bu faiz, şirketin tescil tarihinden itibaren işlemeye başlar. Ancak, bu maddenin yorumlanması konusunda bazı tartışmalar bulunmaktadır. Özellikle, temerrüt anından önce faiz işlemeye başlaması, hukuki açıdan eleştirilere neden olmaktadır. Ayrıca, şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadığı sürece, temerrüt faizi talep edilebilir.
4. İhtiyati Tedbir İsteme Olanağı
Şirket, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir talep edebilir. Bu tedbir, şirketin hakkının korunması amacıyla alınır ve tedbir kararı sonrasında açılacak davanın süresi, şirketin tescil ve ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar (TTK m. 128/8).
Şirket Türlerine Göre Özel Yaptırımlar
1. Çıkarma veya Iskat
Sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklar, şirketten çıkarılabilir veya ıskat edilebilir. Iskat, pay sahibinin şirketle olan bağlantısının sona erdirilmesi anlamına gelir. TTK m. 482’ye göre anonim ortaklıkta, yönetim kurulu, temerrüde düşen pay sahibinin haklarını sona erdirebilir ve paylarını satarak yerine yeni bir pay sahibi alabilir. Bu durumda, pay sahibine verilmiş olan pay senetleri de iptal edilir. Türk Ticaret Kanunu’ndaki atıf hükümleri nedeniyle anonim ortaklıkta ıskatı düzenleyen hükümler, limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş anonim şirketler bakımından da uygulanır.
2. Ortaklığın Haklı Nedenle Feshini Talep Etme
Kolektif ve komandit şirketlerde, sermaye borcunun ödenmemesi durumunda ortaklığın feshi talep edilebilir. TTK m. 245 ve 246’ya göre, bu tür şirketlerde ortaklığın feshi için haklı bir neden bulunmalıdır. Anonim şirketlerde ise bu durum, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir.
3. Sözleşme Cezası Talebi
Anonim şirketlerde, sermaye koyma borcunun ifa edilmemesi durumunda sözleşme cezası (cezai şart) öngörülebilir. TTK m. 482/3 uyarınca, temerrüt faizi ödenmesi zorunludur. Limited şirketlerde de şirket sözleşmesinde cezai şart düzenleme hakkı bulunmaktadır. Bu tür cezai şartlar, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler için de geçerlidir.
TTK, sermaye koyma borcunun ifa edilmemesi durumunda hem genel hem de şirket türlerine özgü yaptırımlar öngörmüştür. Bu yaptırımlar, şirketin finansal yapısını korumak ve ortakların borçlarını yerine getirmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Şirketler, bu yaptırımları uygulayarak hem kendi haklarını koruyabilir hem de ortakların borçlarını yerine getirmelerini sağlayabilirler. Ancak, bu yaptırımların uygulanması sırasında kanuni süreçlere ve usullere uyulması büyük önem taşımaktadır.
Opmerkingen