Boşanmada İşçilik Alacaklarının Edinilmiş Mal Kapsamına Dahil Olma Durumu
- patikahukuk
- 29 Tem
- 3 dakikada okunur
Medeni Kanun uyarınca eşler arasında geçerli olan yasal mal rejimi, evlilik süresince elde edilen kazançların nasıl tasfiye edileceğini düzenlemektedir. Özellikle işçilik alacaklarının bu kapsamda nasıl değerlendirileceği, uygulamada sıkça karşılaşılan ve dikkatle ele alınması gereken bir konudur.

Edinilmiş Mal Kavramı ve Emek Karşılığı Elde Edilen Gelirler
Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesi uyarınca, eşlerin evlilik birliği içinde emekleriyle elde ettikleri gelirler edinilmiş mal sayılır. Bu gelirler arasında maaş, kıdem ve ihbar tazminatları, emekli maaşı ve işsizlik ödeneği gibi işçilik alacakları da yer alır. Ancak bu alacakların edinilmiş mal niteliği taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde muacceliyet tarihi büyük önem arz etmektedir.
Eğer işçilik alacakları, yasal mal rejiminin (01.01.2002 sonrası) geçerli olduğu dönemde hak edilmişse, bu gelirler edinilmiş mal sayılır ve tasfiye hesabına dahil edilir.
1. Maaş ve Ücret Alacakları
Eşlerin çalışmaları karşılığında kazandıkları maaşlar, yasal mal rejiminin yürürlükte olduğu döneme aitse, edinilmiş mal niteliği taşır. Bu durum yalnızca maaşlarla sınırlı olmayıp, prim, fazla mesai, ikramiye gibi tüm işçilik gelirleri için geçerlidir.
Örnek: Mahkeme kararlarında, bir eşin maaşı ile araç alınması ve bu harcamanın edinilmiş maldan karşılanması durumunda, diğer eşin bu malvarlığı üzerindeki hakkı kabul edilmektedir. Davalı, maaş geliri dışında kişisel mal kullandığını ispat edemezse, alınan mal edinilmiş mal olarak değerlendirilir.
2. Emekli ve İşsizlik Maaşı
Yargıtay içtihatlarına göre, çalışma karşılığında elde edilen emekli maaşı, edinilmiş mal kapsamında değerlendirilir. Aynı şekilde, işsizlik maaşı da çalışma geçmişine dayandığı için edinilmiş mal rejimine tabidir.
3. Kıdem ve İhbar Tazminatı
Kapsam ve Belirleyici Unsurlar
Kıdem ve ihbar tazminatı da çalışmanın karşılığı olması nedeniyle genel olarak edinilmiş mal sayılır. Ancak belirleyici olan husus, bu alacakların ne zaman hak edildiğidir. “Tazminatın muaccel hale geldiği tarih, mal rejiminin sona erdiği tarihten önce ise edinilmiş mal; sonra ise kişisel mal olarak değerlendirilir.”
Eğer kıdem tazminatı, eşin hem 01.01.2002 öncesi hem de sonrası dönemdeki çalışma süresine dayanıyorsa, tazminat orantı yöntemiyle paylaştırılır. Bu oranlamada her döneme isabet eden süre ve gelir dikkate alınır.
Uygulamada, bu değerlendirme yapılırken işveren kayıtları, iş akdi süresi ve ödenen tazminat miktarı belgelerle ortaya konulmalı, gerekiyorsa bilirkişi incelemesine başvurulmalıdır.
4. Değer Artış Payı Alacağı
Eşlerden biri, diğer eşe ait bir malın edinilmesine veya değer kazanmasına katkıda bulunduysa, bu katkının karşılığı olarak değer artış payı alacağı talep edebilir. Bu katkı parasal olabileceği gibi, somut bir hizmet veya emek karşılığı da olabilir.
Değer artış payı hesaplanırken esas alınan değer, tasfiye tarihindeki rayiç bedel olmakla birlikte, katkı tarihine göre değer kaybı varsa, katkı o tarih itibarıyla değerlendirilir. Eğer mal elden çıkarılmışsa, hâkim hakkaniyete göre alacak miktarını belirler.
5. Tasfiye ve İspat Yükü
Mal rejiminin sona erdiği anda mevcut olmayan gelir veya malvarlığı değerlerinin tasfiyeye konu edilebilmesi için, bu gelirle başka bir mal edinilmiş olması gerekir. Örneğin kıdem tazminatı ile alınan bir taşınmaz varsa, bu taşınmaz tasfiye hesabına dahil edilir.
Eşlerden biri bir malın kendi kişisel malı olduğunu iddia ediyorsa, bu durumu ispat etmekle yükümlüdür. Aksi halde, söz konusu mal edinilmiş mal sayılır. Kanun gereği, eşlerin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir.
Sonuç ve Değerlendirme
İşçilik alacaklarının tasfiyeye dahil edilip edilmeyeceği, çoğu zaman evliliğin süresi, çalışma tarihleri ve ödeme zamanlarına bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle her somut olayda, eşlerin gelir kaynakları ve söz konusu gelirin niteliği dikkatle analiz edilmeli, gerektiğinde uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Mal rejiminin adil ve hakkaniyete uygun şekilde tasfiye edilebilmesi, eşlerin emeklerinin karşılığı olan haklarının doğru tespitine bağlıdır. Yargıtay kararları da bu konuda yol gösterici nitelikte olup eşitlik ve katkıya dayalı paylaşımı esas almaktadır.
Not: Bu makale, hukuki konulara ilgi duyan kişilerin genel bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır; ve hukuki danışmanlık yerine geçmez Kapsamlı bir kaynak olma iddiası taşımaz ve yasal tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.
Comments