top of page
Yazarın fotoğrafıpatikahukuk

İtibar Kaybı Tazminatı ve Manevi Tazminat İlişkisi

Marka hakkı sahibinin ticari itibarı, bu kişinin piyasada kazandığı imaj ve güvene dayanan manevi bir varlıktır. Marka itibarına verilen zararlar, manevi tazminat taleplerine gerekçe oluşturabilir. Marka itibarına yönelik itibar kaybı tazminatı ise doğrudan markanın itibarıyla ilgilidir. Hukuki olarak itibar kaybı tazminatı, markanın sınai varlığının itibarını korumak amacı taşırken; manevi tazminat, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin kişilik haklarının tazmini ile ilgilidir.


Yüksek yargı kararlarında bu iki kavramın bazen iç içe geçtiği gözlemlenmiştir. Ancak, itibar kaybı tazminatının ayrı bir tazminat türü olduğu genel kabulü, bu karışıklığı ortadan kaldırmamaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, E. 2020/1359 K. 2022/1482 sayılı kararında, manevi tazminatın ticari işletmenin itibarıyla, itibar kaybı tazminatının ise doğrudan markanın itibarıyla ilgili olduğuna hükmetmiştir. Yargıtay kararlarında da itibar tazminatının hem maddi hem manevi yönleri olduğu kabul edilmektedir.


Yargıtayın Uygulaması


Yargıtay, itibar kaybı tazminatının hem maddi hem manevi unsurları bulunduğunu kabul etmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2015/8175 K. 2016/5114 sayılı kararında, marka itibarına verilen zararın, hem maddi kayıpları (reklam giderleri gibi) hem de manevi zararları kapsayabileceğini belirtmiştir. Ayrıca, E. 2021/405 K. 2022/2070 sayılı güncel Yargıtay kararında, itibar kaybı tazminatının manevi bir tazminat olmadığı ve uzun vadede markanın ekonomik değer kaybına yol açan maddi zararların karşılanması gerektiği belirtilmiştir.


İtibar Kaybı Tazminatı İçin Gerekli Olan Şartlar


6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 150. maddesine göre, sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. İtibar kaybı tazminatının oluşabilmesi için bazı şartlar gereklidir:


  1. Fiil: Markanın itibarına zarar veren bir fiil olmalıdır. Bu fiiller, markanın kötü kullanılması, taklit edilmesi veya uygun olmayan bir şekilde pazarlanması gibi durumlardan kaynaklanabilir. Yargıtay, somut olayın özelliklerine göre bu fiillerin kapsamının genişletilebileceğini kabul etmiştir.

  2. Hukuka Aykırılık: Tecavüz fiilinin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Hukuka uygunluk sebepleri (örneğin, marka sahibinin rızası) varsa, hukuka aykırılık ortadan kalkacaktır.

  3. Zarar: İtibar kaybı tazminatına hükmedilebilmesi için somut bir zarar bulunmalıdır. Bu zarar, markanın itibarıyla ilgili olmalı, marka sahibinin kişisel zararı dikkate alınmamalıdır. Marka sahibinin manevi zararı varsa, ayrıca manevi tazminat da talep edilebilir.

  4. Uygun İlliyet Bağı: Genel hükümlerde öngörülen illiyet bağı şartı itibar kaybı tazminatında da geçerlidir. Tecavüz fiili ile itibar kaybı arasında uygun bir illiyet bağı bulunmalıdır.


İtibar kaybı tazminatı, markanın ticari piyasadaki değerini korumaya yönelik önemli bir hukuki mekanizma olup marka hakkı sahibinin hem maddi hem de manevi zarara uğramasını önlemeye çalışır. Marka hukukunda itibar kaybı tazminatına hükmedilebilmesi için, haksız fiil teşkil eden bir eylemin varlığı, hukuka aykırılık, somut zarar ve illiyet bağı unsurlarının bir arada bulunması gerekmektedir. Marka hakkı sahibinin, markaya karşı gerçekleştirilen tecavüz fiilleri nedeniyle yalnızca markanın itibarı zedelenmişse, bu durum itibar kaybı tazminatı kapsamında değerlendirilir. Ancak, marka sahibinin kişisel ve ticari varlığında da zarar meydana gelmişse, bu zararın manevi tazminat yoluyla ayrıca tazmini mümkündür. Yargıtay kararları ve kanun hükümleri, itibar kaybı tazminatının maddi ve manevi unsurları arasında ayrım yapılması gerektiğini açıkça vurgulamakla birlikte, her somut olayda markanın itibarıyla marka sahibinin ticari varlığının nasıl etkilendiği dikkatle değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, itibar kaybı tazminatının hem markanın korunması hem de marka sahibinin haklarının güvence altına alınması açısından önemli bir araç olduğu söylenebilir.


Not: Bu makale genel bilgilendirme amaçlıdır ve hukuki danışmanlık yerine geçmez. Her olayın kendine özgü koşulları olduğundan, bir tahliye davası durumunda mutlaka bir avukata danışılması önerilir.

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page